Wednesday, May 02, 2007

Genel Başkan Baykal Sol’da Birlik Tartışmalarını ve Beklentileri Değerlendirirken, “CHP’yi Ecevit ile Bütünleştirelim” Dedi


-“Bugün biz DSP’yle birleşirsek, sadece DSP’yle birleşmiş olmayacağız. Aynı zamanda Ecevit’le birleşmiş olacağız. Ecevit’le bütünleşmiş olacağız. Ecevit’i Türkiye’de sol hareketin bir temel kimliği halinde gördüğümüzü ortaya koyacağız. Yani CHP’yle Ecevit’i de el ele verdirmiş olacağız.
-“DSP Ecevit’in partisidir. Ecevit Türkiye’de sol hareketin çok saygıdeğer, çok önemli temel şahsiyetlerinden birisidir”

-“DSP’de bir Ecevit havası vardır, bir Ecevit kimliği vardır ve o kimlik bizim sol hareketimizin ortak kimliğidir”

-“Benim kafamda, eğer böyle bir bütünleşmeyi gerçekleştirirsek, bizim Bilim Kültür ve Sanat Platformumuzu, Ecevit Platformu haline getirmek, Ecevit’in büstlerini partinin en önemli yerlerine koymak, partimizde Ecevit salonları açmak, Ecevit kitaplıkları yayınları, ödülleri dağıtmak var”

-“DSP’nin kurumsal bir saygıdeğer kimliği var. O kimliğin içinde vatana ihanet yok, hırsızlık, yolsuzluk yok, sola ihanet yok. Oraya oy veren insanlar bu memleketin dürüst, namuslu, emeğiyle geçinen, bu memleket iyi olsun diyen mütevazı insanlar”

-“DSP tabanıyla ben bütünleşmek isterim, kaynaşmak isterim. DSP üyelerinin DSP’nin politikacılarının, yöneticilerinin iyi niyetli, dürüst, ahlaklı insanlar olduğunu biliyorum ve onlarında bizim ortak hareketimiz içinde yeri olduğunu söylüyorum. Türkiye’de bir CHP – DSP bütünleşmesini sağlamamız gerektiğine inanıyorum”

-Meydanlar birleşin diyor, birleşin. Çatal olmayın diyor. Biz çatal olacağız derlerse, bunu iyi niyetli bir birleşme girişimi olarak anlamamız mümkün değildir.

-“Geldiğimiz noktada birlik özleminin fevkalade ciddi olduğu gözüküyor. Bir, bu birlik özlemini solda yer alan kadroları toparlama açısından sağlamamız gerekiyor. İki; onun ötesinde, solda farklı örgütlenmeleri bütünleyerek, bir ana temel çatı etrafında Türkiye’deki sol potansiyeli yansıtma ihtiyacımız var. Bunu sağlama görevimiz var”

-“Türkiye’de sol siyaset içinde yer alan çeşitli partilerin, kurumların bir araya gelmesi çok büyük bir mutluluk, bir psikolojik ferahlama yaratacak, sayısal öneminin üzerinde bir psikolojik ferahlama, bir heyecan oluşturacak, bir umut yaratacak potansiyele sahip bir konu olarak gözüküyor. Ve biz bunu çok önemsiyoruz. Buna yardımcı olmayı da görevimiz biliyoruz. Bunu sağlama konusunda üzerimize ne düşürse yapmaya da hazırız.


İletişim Koordinatörlüğü (Ankara)– CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Sol’da birlik tartışmalarını ve beklentileri değerlendirirken, “CHP’yi Ecevit ile bütünleştirelim” dedi.


Baykal, Kanal – 1’in canlı yayınında birleşmeyle ilgili görüşlerini açıklarken, gazetecilerin, yazarların bu konudaki sorularını da şöyle yanıtladı;


“Solda birlik konusu önemli bir konu. Solda birlik tamam, ama hangi strateji etrafında birlik, hangi sol, hangi anlayış. Mesela biz Cumhurbaşkanlığı konusu önemlidir diye mücadele verdik. Solun böyle bir derdi var mıydı? Bizim dışımızda, solun içinde bu mücadeleyi veren var mıydı?


Biz bir 367 iddiası ortaya attık. Bu paylaşıldı mı? 367 konusunda ne düşünüyorlardı. Yoklar. Diyorlar ki, biz önemli adamız, bizi de dikkate alın. Kardeşim sizi dikkate alalımda Türkiye gidiyor. Bu Türkiye’yi giderken, biz bir politika götürüyoruz, sen de gel, bir kenarından tut. ‘Bakarız, tutarız, hele siz bir yapın, o yanlıştır, bu doğrudur’ olmaz böyle...


Geldiğimiz noktada birlik özleminin fevkalade ciddi olduğu gözüküyor. Bu birlik özlemini solda yer alan kadroları toparlama açısından sağlamamız gerekiyor bir. İki; onun ötesinde solda farklı örgütlenmeleri bütünleyerek bir ana temel çatı etrafında Türkiye’deki sol potansiyeli yansıtma ihtiyacımız var. Bunu sağlama görevimiz var.


Türkiye’de bugün solda birlik diyince anlaşılmak istenen ana konu soldaki Cumhuriyet Halk Partisinin yanında DSP, SHP. Onun dışındaki partilerinde bir araya gelerek bir bütünlük sağlamasıdır. Ana konu olarak bu kendisini gösteriyor.


Bu konudaki bizim anlayışımızı bir kez daha ifade edeyim. Gerçektende şu sırada Türkiye’de sol siyaset içinde yer alan çeşitli partilerin, kurumların bir araya gelmesi çok büyük bir mutluluk yaratacak bir psikolojik ferahlama yaratacak sayısal öneminin üzerinde bir psikolojik ferahlama yaratacak, bir heyecan oluşturacak, bir umut yaratacak potansiyele sahip bir konu olarak gözüküyor. Ve biz bunu çok önemsiyoruz. Buna yardımcı olmayı da görevimiz biliyoruz. Bunu sağlama konusunda üzerimize ne düşürse yapmaya da hazırız”


Genel Başkan Baykal, “Ayrılanlar, CHP’den gidenler için bir af düşünüyor musunuz” sorusu üzerine de şöyle dedi;


“Af ne demek. Ayrılan niye ayrıldı. Şimdi gelme kararını aldıysa bunun altında ne yatıyor? Biz ortak, beraber el ele çalışmaktan elbette mutluluk duyarız. Geçmişte bir sürü insanlarla beraber çalıştık. Cumhuriyet Halk Partisi bir parti. Bu partinin bir politikası var. Biz 2000 yılından beri bir politika götürüyoruz. 2000 yılında Cumhuriyet Halk Partisinin bir mezhep ve etnik kimliğine dayalı bir parti olmadığını ifade ettik. Bu o zamanki sol çevre için şaşırtıcı bir açıklamaydı. Herkes bunu garipsedi, yadırgadı, tepki gösterdi. Biz ısrar ettik. Dedik ki, hiçbir etnik kimliği dışlamamız elbette mümkün değildir. Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir etnik kimlik partisi haline dönüştürmeyi de kabul etmemiz mümkün değildir. Bunu başardık. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi içinde bütün kimlikler mutluluk içinde, huzur içinde bulunuyor.


Genel Başkan Baykal gazeteci Murat Yetkin’in, “Birlik diyince daha çok DSP ile CHP’nin bir şekilde sinerji oluşturmasından söz ediliyor. Şuanda DSP barajı aşıyor gibi görünmüyor. Dolayısıyla diyebilirsiniz ki, ben güçlüyüm arkadaş” açıklaması üzerine şunları söyledi;


“Hiç öyle bir şey söylemiyorum. Oyu %1’de olsa, bizim için onun ötesinde DSP’nin şu özelliği var. DSP Ecevit’in partisidir. Ecevit Türkiye’de sol hareketin çok saygıdeğer, çok önemli temel şahsiyetlerinden birisidir. Solu hep beraber, onun liderliği döneminde şekillendirmeye çalıştık. Bürokratik soldan öyle koptuk. Ordu artı CHP iktidar formülünü öyle etkisiz kıldık. Cumhuriyet Halk Partisinin halka açılma, yapı değiştirme formüllerini o zaman hep birlikte devreye koyduk. Bu bizim sol şekillenmemizin çıkış noktasıdır.


Ben Ecevit’le siyasi hayata başladım. 12 Mart muhtırası öncesinde beraberliğimiz vardı. 12 Mart muhtırası sonrasında gözyaşları içinde biz o muhtırayı dinledik ve o muhtıra sonrasındaki siyasetimizi Ecevit’in parti yönetiminden istifa etmesiyle vs. toplumu halka açılma arayışını bambaşka şekilde götürdük. Ecevit’in böyle bir önemi vardır. Bakın Ecevit hastalandı, siyasi hayatın inişi çıkışı içinde karşı karşıya geldik. Gün oldu mesela o DSP’ye geçti, batırın bu partiyi Atatürk’ün partisidir diye acımayın, barajın altına koyun dedi. Bize bu kadar acı sözler söyledi. Ben bir gün siyasi hayatımda Ecevit’in aleyhinde tek bir cümle söylemedim. Çünkü ben bir saygı duygusu içindeydim. Ecevit benim bütün kişiliğimin şekillenmesinde önemli bir rol üstlenmiş bir insandır. Karşı karşıya geldik. Kabul etmedim, yanlışlarını gördüm, tepki gösterdim ama hiçbir zaman bu duygusal saygı ilişkisinin ötesine geçmedik. Ve Ecevit Cumhuriyet Halk Partisini bıraktı bir ayrı parti kurdu, DSP’ye geçti.


DSP’de bir Ecevit havası vardır, bir Ecevit kimliği vardır ve o kimlik bizim sol hareketimizin ortak bir kimliğidir. O hale gelmesinden ben mutluluk duyarım. Yani bugün biz DSP’yle birleşirsek, sadece DSP’yle birleşmiş olmayacağız. Aynı zamanda Ecevit’le birleşmiş olacağız. Ecevit’le bütünleşmiş olacağız. Ecevit’i Türkiye’de sol hareketin bir temel kimliği halinde gördüğümüzü ortaya koyacağız. Yani CHP’yle Ecevit’i de el ele verdirmiş olacağız.


Bunu önemli sayıyorum DSP konusuna yaklaşırken. Çünkü bunu sağlayacağız ve benim kafamda eğer böyle bir bütünleşmeyi gerçekleştirirsek mesela bizim bir Bilim Kültür ve Sanat Platformumuz var. Onu bir Ecevit Platformu haline getirmek var. Ecevit’in büstlerini partinin en önemli yerlerine koymak var. Ecevit salonlarını partimizde açmak var. Ecevit kitaplıkları yayınları, ödülleri dağıtmak var.


Bunu şimdi de yapabiliriz. Ama onların elinden bir şey alıyormuş gibi de olmak istemiyorum. Gönül istiyor ki bunu beraber yapalım. DSP’yle beraber yapalım.


DSP kendisini Ecevit mirasının bir parçası sayıyor. Bu çok saygıdeğer bir şey. Onun bedelini ödediler, onun sıkıntısını çektiler. Bundan dolayı da onları takdir ediyorum. Ama bu bütünleşme sağlanabilirse Ecevit’le sadece biz DSP’yle değil, DSP’yle birlikte Ecevit – CHP bütünleşmesini yapmış olacağız ve bu bizim kimliğimize bir derinlik katacak. Ben bunun farkındayım ve bunu sağlamak istiyorum.


DSP son seçimlerde %1 oy aldı, parlamentonun dışında kaldı. Siyasi hayatta bunlar olur. İnişler çıkışlar olur. Bunlar önemli değil. Onun kurumsal bir saygıdeğer kimliği var. O kimliğin içinde vatana ihanet yok, hırsızlık, yolsuzluk yok, sola ihanet yok. Oraya oy veren insanlar bu memleketin dürüst, namuslu, emeğiyle geçinen, bu memleket iyi olsun diyen mütevazı insanları. Yani bir sosyal demokrat hareketin içinde yer alması gereken insanlar o DSP’nin tabanı. O tabanla ben bütünleşmek isterim, kaynaşmak isterim. O tabanın yeri olduğuna inanıyorum. DSP’nin üyelerinin DSP’nin politikacılarının, yöneticilerinin iyi niyetli, dürüst, ahlaklı insanlar olduğunu biliyorum ve onlarında bizim ortak hareketimiz içinde yeri olduğunu biliyorum. Oyu %1’dir, %2’dir. Onunda bir değeri var. Ama onun ötesinde bütün bunlar var beni ilgilendiren ve ben bütün bunları düşünerek Türkiye’de bir CHP – DSP bütünleşmesini sağlamamız gerektiğine inanıyorum.


Buradaki bütün mesele şu; bütünleşme dediğimiz nedir? Bütünleşme dediğimiz tek çatı altında bir araya gelmek. Bundan daha doğal ne var? Dünyanın her yerinde bu böyle olmuyor mu? Yani şimdi DYP’yle ANAP birleşmeye çalışıyor? Ne yapıyorlar tek çatı altında birleşmeye çalışıyor. Öbürü nedir? Ben seninle çatışmayı şimdilik durduruyorum. Sen kendi cephende duracaksın, ben kendi cephemde duracağım. Durdurma karşılığında da bir pazarlık yapacağız, bir tezgah kuracağız, bir işbirliği yapacağız. Bu birleşme değil. İstanbul’da meydanın bizden istediği bu değil. Yarım yamalak, karşılıklı oyun, hançerlerini ceketinin arkasına saklayarak ilk fırsatta ardından vurmak üzere tertipler değil. Samimi olun, dürüst olun, açık olun, gelin kucaklaşın, birleşin diyorlar. Biz buna açığız. Biz bunu talep ediyoruz. Bunu talep ederken de onlar kurultaylarını toplarlar, birleşme kararı alırlar, biz kurultayımızı toplarız, birleşme kararını alırız. Onların yöneticilerini parti yönetimimize taşırız. Önümüzdeki seçimlerle ilgili işbirliği modellerini ayrıntılı olarak düzenleriz. Bütün bunlara açığız biz.


Ama şunu söylüyorsanız, biz DSP’yi yedekte tutacağız, ayrı parti olarak ama şimdi DSP’yle parlamentoya girmemiz mümkün değildir. Bize bir miktar milletvekilliği vereceksiniz, biz geleceğiz CHP’de milletvekili olacağız. Seçildikten sonra istifa edeceğiz, grup kuracağız ve kendi partimizin başına geçeceğiz. Ama size de koalisyon ortağı olarak eğer hükümet kurmuşsak destek vereceğiz. Böyle bir işbirliği. Bu bizim özlediğimiz Türkiye’nin talep ettiği işbirliği değil. Yani olacaksak tam olacağız. İnandırıcı olacağız. Gemileri yakacağız. Yani tek bir çatı, tek bir kimlik etrafında bir araya geleceğiz. O kimliği oluştururken de kendi birikimimizi onun içine koyacağız. O onun içinde değerlendirilecek.


Kamuoyuna ilk kez bu kadar açık bir şekilde ifade ediyorum. Hep böyle idi. Ecevit’iyle de bu şekliyle de. Yani böyle bir bütünleşmeyi arkadaşlarımız düşünsünler, içlerine sindirsinler, evet yapılması gereken budur desinler. Bunu dedikten sonra biz bunun gereğini birlikte yaparız. Ama biz bunu yapmayız, siz bizi parlamentoya taşıyın parlamentoda biz sizden ayrılacağız. Sizinle kavga etmeye devam edeceğiz onun içinde partimizi yedekte tutuyoruz yaklaşımıyla bu iş olmaz. Bu birleşme değil. Bunu anlatmaya çalışıyorum.


Genel Başkan Baykal Mustafa Balbay’ın “Efendim hangisiyle uyuyor bu. Geçmişte yapılan hangi beraberliğe benziyor?” sorusunu da şöyle yanıtladı;


İtalya’daki Zeytindalı seçim kanununun yol açtığı bir uygulamadır. İtalya’daki seçim kanunu diyor ki, partiler kimliklerini koruyarak bir blok oluşturabilirler, o blok içinde ayrı ayrı kendi listeleriyle seçime girerler. Seçimde aldıkları oylar toplanır blok olarak. Milletvekili sayısı bloka göre dağıtılır. Sonra blok içinde dağıtılır. Böylece her parti küçük olsa %1’lik bir partide %1’ini kendi amblemiyle alır ve bloka taşır. Şimdi onun seçim kanunu buna müsait. Ona rağmen yeni bir gelişmeyi size söyleyeyim şuanda iktidarda bulunan Demokratik Sol Parti kendisini fesh ediyor, Margarita diye bir parti var. Daha liberal sol bir parti. O da kendisini fesh ediyor. Yeni bir tek parti çatısı altında bir araya geliyorlar. Yani İtalya’da bu seçim kanunu varken, zeytindalı uygulaması varken o zeytindalının içindeki iki önemli parti, iki güçlü parti kendilerini fesh edip güçlü bir çekirdek oluşturmak üzere yeni tek bir parti çatısı altında bir araya geliyorlar. Türkiye koşullarında Margaritayla Demokratik Solun İtalya’da yapma gereğini duyduğunu biz burada yapacağız.


Ya burada bize diyecekler ki, kardeşim kapatın CHP’yi, biz de DSP’yi kapatalım yeni bir parti kuralım. Eğer bunun bir mantığı varsa bunu konuşalım. Ya da, kardeşim Cumhuriyet Halk Partisi hem tarihi kökü itibariyle, hem Ecevit’in Başbakan olduğu, Genel Başkan olduğu, içinden yetiştiği bir yuva olarak, hem Atatürk’ün kurduğu bir temel parti olarak, hem bugün %20’ni üzerinde daha son yerel seçimlerde aldığı oy ile Türkiye’nin alternatif, büyük temel siyasi partisi olarak Cumhuriyet Halk Partisi varken bize düşen görev onun içinde yer almaktır, hep beraber olmaktır diyecekler. Bunu dedikleri zaman bizde bundan büyük mutluluk duyduğumuzu, onlarla kucaklaşacağımızı ve onları partimizin organlarına taşıyacağımızı, önümüzdeki seçime birlikte gireceğimizi ve partimizin programına eğer telkinleri varsa DSP’nin anlayışı, ilkeleri doğrultusunda biz sadece kendimiz gelmeyiz DSP’nin falan diye bir talepleri varsa onları da değerlendirmeye hazır olduğumuzu söyleyebiliriz ve böylece bunu anlamlı bir birleşme, bütünleşme haline getiririz. Yani birleşme bu. Bunu eğer arkadaşlarımız prensip olarak içlerine sindiriyorlarsa hiç tereddüt yok biz bu doğrultuda üzerimize düşen her şeyi yaparız.


Ama bize şunu söylüyorlarsa. Kardeşim öyle tek çatı falan olmaz, öyle birleşme olmaz. Bakın meydan ne diyor? Birleşin diyor birleşin. Çatal olmayın diyor. Biz çatal olacağız, biz ayrı duracağız ama bizim içimizden bir grup arkadaşı parlamentoya milletvekili yapın biz sonra sizinle kavga etmek üzere bu partimizi tutuyoruz derlerse bunu iyi niyetli bir birleşme girişimi olarak anlamamız mümkün değildir. Bu konuyu açtıkları anda evet biz birleşmeye hazırız dedikleri anda demin konuştuğumuz modelleri, Ecevit konusundaki anlayışımızı, DSP’yle hem platform, ideoloji, hem parti kimliği, hem varsa bir katkıları, destekleri, işte güvercini partimizin simgelerinden birisi haline getirmeyi. Bütün bunları düşünerek programımıza DSP’nin ilkelerini taşımayı düşünerek, tüzük değişiklikleriyle, kurultay kararıyla gerekenleri yapmaya hazırız”.


Genel Başkan Baykal, “Hem Tandoğan’ın, hem de Çağlayan’ın beklediği mesajı veriyorsunuz. Hazır psikolojik üstünlük sizdeyken ne yapacaksınız” sorusu üzerine de şöyle dedi; Bu söylediklerimin bir anlamı var. Bunun bir çağrı içerdiği açıktır. Nasıl bir bütünleşme tasavvur ettiğimi ortaya koyuyorum. Bu bütünleşme tasavvuru etrafında el ele vermeye hazır olduğumuzu söylüyorum. Bunun ilgi görmesi, bunun paylaşılması halinde mesele yok. Ha o da modellerden biridir. Bırakın biz gelelim, karşılıklı sonsuz bir birleşme muhabbeti açalım. Heyetler kuralım, gelelim, gidelim, basına, kamuoyuna açıklamalar yapalım ve seçime giderken bir birleşme muhabbetini de sürdürelim deniyor ise bu doğru değildir.


Ciddi bir tavır bekliyorum. Yani benim karşıma, evet bu çerçeveyi geçerli görüyoruz diye geldikleri zaman ben hemen arkadaşlarımı görevlendiririm. DSP’den de eğer bir görevlendirme olursa bir araya gelir arkadaşlarımız çalışırlar. O çalışma sonucunda belli bir olgunluk noktasına geldiği zaman partinin Genel Başkanları, yetkili organları bir araya geliriz ve gereğini hep beraber yaparız. Ben Türkiye’de laik demokratik cumhuriyete inanan, ilkeli bir bütünleşmenin büyük önem taşıdığı kanısındayım. Buna katkı vermenin hepimizin sorumluluğu olduğu anlayışı içindeyim. Ama hiçbir siyasi partiyle bu çerçeve içinde bir kabul edilebilir bir çalışma yapılmış değildir. Herhangi bir somut değerlendirilebilecek bir aşamaya gelinmiş değildir. Kamuoyumuzu yanıltmak istemem. Bunlar ciddi konulardır. Tavrım budur, bu tavrı ikili konuşmalarda da, kamuoyu önünde de aynı şekilde ifade ediyorum. Bu konuda bir somutlaşma ortaya çıktığı zaman herhangi birisiyle ilgili olarak bunu ifade ederim.


CHP Genel Başkanı Baykal “DSP endeksli olarak konuştunuz Sayın Karayalçın’ın partisi de var” sözleri üzerine şunları söyledi; “Şimdi bulunduğumuz noktada bizi ayrıştıran konuların üzerinde çok fazla durmak istemiyorum. Bunları böyle ebediyen önemli unsurlar sayma anlayışı içinde de değilim. Ama bizim son dönemde yaşadığımız tarih çok öğretici olmuştur. Yani benim anlayışıma göre sosyal demokrat bir hareketin etnik bir ilişki içinde olması uygun değildir. Bu bence sola yardımcı olmamıştır, bir hatadır. Yanlış bir işbirliği yapılmıştır. Bu bizim özenle kaçındığımız ve bundan sonrada kaçınmamız gereken bir işbirliğidir. O nedenle meseleyi Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin diye görmüyorum. Her birisinin çizgisiyle, ahlakıyla, kişilikleriyle ele alınması gereken, ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken somut gerçekleri vardır. Yani bu çoğunluk meselesi o çeşitli isimlerini verdiğiniz kişilerin değerlendirilmesi değildir. Yani bunun zemini burası değildir. Bunlara girdiğimiz zaman anlamlı bir noktaya varmamız mümkün değildir. Konu bizim birleşmeye nasıl baktığımızdır. Bunu ifade ettim. Kurumsal birleşmeyi önemli sayıyorum. DSP’nin bu bakımdan bizi rahatsız eden hiçbir tarafı olmadığını memnuniyetle söyleyebilirim. DSP’nin böyle bir kurumsal açılım şansı olduğu zaman bunu büyük bir memnuniyetle değerlendiririz”