Tuesday, April 10, 2007

SABAH / Baykal: Uzlaşma İsteyen 'Sen Aday Olma'




Erdoğan'a yapılan "uzlaşma" çağrılarını, "Bu 'Sen olma' demenin çok kibar ifadesidir" sözleriyle açıklayan Deniz Baykal, Erdoğan kendisiyle görüşmeye gelirse kendi adayını söyleyeceğini belirtti...

ŞENOL ATEŞ ANKARA

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, cumhurbaşkanlığı için nabız yoklayan Başbakan Tayyip Erdoğan'a üst üste yapılan "uzlaşma" çağrılarının kibarca "sen aday olma" anlamı taşıdığını söyledi. Baykal, Erdoğan'a kendisinin aday olmaması durumunda da açık çek vererek, "Bana gelirse memnun olurum, aday ismi isterse de söylerim" dedi. Rektörler Komitesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'un yaptığı "Çankaya için uzlaşma" çıkışlarının ardından, Baykal, SABAH'a Köşk seçimi sürecini değerlendirdi. Cumhurbaşkanı olacak kişi için yapılan tariflere "terbiye" kriterini de ekleyen Baykal, "Cumhurbaşkanı terbiyeli olmalıdır. Ana muhalefete 'cibilliyetsiz' diyen bir cumhurbaşkanı olur mu" diye sordu. Baykal, partisinin genel merkezinde sorularımızı yanıtladı:

BİZ LÜTUF YAPMADIK

"Bazı kesimler Başbakanın Çankaya'ya çıkmasının sorumlusu olarak sizi gösteriyorlar. Siyasetin yolunu Baykal açtı diyorlar" eleştirileriyle ilgili Baykal, "Çünkü Türkiye'deki yetkili organlar, bir partinin genel başkanı olarak seçime katılmasına hak verdiler. Seçime katıldı ve seçimde de yüzde 34 oy aldı. Bir kanun maddesinden dolayı, ebediyen siyasi haklarından yoksun bırakılmasını kabul etmek demokrasi anlayışıyla bağdaşmaz. O hak ondan esirgenmiş olsaydı, bu bir demokrasi krizi haline gelirdi. Biz buna fırsat vermedik. Bu çok doğru bir görevdi. Bunu Tayyip Erdoğan'a bir lütuf diye yapmadık" dedi. Cumhurbaşkanının uzlaşmayla seçilmesini toplumun büyük bir bölümünün istediğini belirten Baykal, şöyle devam etti: "Bu ne demektir biliyor musunuz? 'Erdoğan seçilmesin' demektir. Kendisi, 'bu uzlaşma nereden çıktı, uzlaşma lafının büyüsünü kullanıyorlar' diyor. Anlamıyor, ben tercüme edivereyim: Başbakana 'bu sen olma' demenin çok kibar ifadesidir. Nazik ve yumuşak bir ifadesidir."

YÖK'E TAM DESTEK

YÖK Rektörler Komitesi'nin açıklamasına da tam destek veren Baykal, "YÖK 'Şaibesiz olsun, tarafsız olsun, anayasayı sahiplensin' diyor. Yanlış bunun neresinde? Türkiye'nin en saygın insanların oy birliği ile söylediklerine kulak vermek lazımdır" dedi. "Rektörler bunu söyleme gereğini niye duyuyorlar?" diye soran Baykal, şöyle konuştu: "Demirel, Özal seçilirken 'Anayasaya inanıyor mu inanmıyor mu?' diye kimse niye sormadı. Şimdi soruyorlar, çünkü senin bu konuda, anayasanın temellerine inanmadığınla ilgili bir kanaat var. 'Şaibesi olmayacak' diyorlar. Haksız mı kardeşim? 70 milyona 'Cumhurbaşkanı şaibeli olsun mu olmasın mı' diye sorsan, ne söyler onlar. 'Şaibeli olmasın' derler. 'Benim şaibem yok.' O belli değil. Senin hakkında müfettişlerin raporu var, hesap uzmanlarının raporu var. Danıştay'ın senin hakkında 'evet bu ciddi bir konudur yargılansın' diye hükmü var. Ve orada iktidar değişikliği nedeniyle yargı sürecinin kesilmesi var. Yani 'evet sen yargılandın ve aklandın' diyecek bir kişi var mı? Bunu birisi söyleyebiliyor mu?"

Gelirse adayımı söylerim

Baykal, Çankaya'ya çıkacak kişinin Başbakan Erdoğan'ın bakış açısının çok daha ötesinde olması gerektiğini vurgulayarak, "Çankaya'da 360 dereceyi görebilecek bir anlayışa ihtiyaç var. Toplumun tamamını, iktidarını, muhalefetini, sağcısını, solcusunu, Alevisini göreceksin. Başbakan Çankaya'ya çıkarsa bütün bu hassas dengeleri gözetemez" dedi. "Başbakan gelse, isim önerir misiniz?" sorusuna Baykal şu karşılığı verdi: "Gelirse çok memnun olurum. Keşke yapsa. Eğer uzlaşma anlayışını içine sindirmişse önümüzdeki döneme yönelik bir cumhurbaşkanı portresini çizeriz. O da isim söyler ben de söylerim. Önce ilkeleri koyarız yani sonra uyan isimleri sıralarız. Bir isim de söylerim, 10 isim de söylerim."

Şero keyfin yerinde mi?


Baykal ile makam odasında yaklaşık 3 saat süren görüşmeye, CHP'nin kedisi olarak bilinen Şero da tanıklık etti. Şero, sohbet sırasında makam odasında özgürce dolaştı. Söyleşimiz zaman zaman Şero'nun miyavlamaları arasında sürdü. Şero, ciddi konular konuşulurken gerek Baykal'ın, gerekse bizim bacaklarımıza sürtündü, sevilmeyi bekledi. CHP lideri, ülke için çok önemli olduğuna inandığı tespitlerini yaparken, Şero'ya sevgisini göstermeyi de ihmal etmedi. Sık sık yanına gelen Şero'yu okşayan Baykal, "Şero, güzelim, ne yapıyorsun, keyfin yerinde mi?" diyerek gönlünü aldı. Şero, CHP yeni genel merkez binasına taşındığında, sokakta bulundu. Parti görevlileri "Kötü kedi Şerafettin" tiplemesinden esinlenerek adını Şero koydular ve CHP'nin 'kadrolu' kedisi yaptılar. CHP genel merkezine gelen herkesi daha girişte bütün sevimliliği ile karşılayan Şero, başta Baykal olmak üzere bütün CHP yönetiminin adeta sevgilisi oldu...

Anavatan'a 367 uyarısı

CHP lideri Deniz Baykal cumhurbaşkanlığı oylamasında 19 milletvekili bulunan Anavatan'ın destek vermesi halinde TBMM'de 367 rakamının bulunacağının hatırlatılması üzerine şu yanıtı verdi: "Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı macerasına destek anlamına gelecek, onun önünü açmak, onu rahatlatmak anlamına gelecek bir rolü biz üstlenmeyiz. Oraya katılacak olanların, takdir kendilerinindir ama oraya katılmanın anlamı bu adaylığı desteklemektir. Sayın Erdoğan'ı yararlı, uygun, doğru aday sayan partiler, kişiler elbette girer oyunu verir. Sakıncası yok. Ama onun seçilmesinin sorumluluğunu onlar üstlenir."

AKP karşısında tek alternatif CHP

Baykal, genel seçimlerde AKP'nin tek alternatifinin CHP olduğunu özellikle vurguladı. Merkez sağ, merkez sol, sağcı, solcu, liberal, muhafazakar, demokrat demeden bütün topluma kucak açtıklarının altını çizen Baykal, "Merkez sağ, merkez sol, saydığımız bütün kesimlerle el ele vereceğiz. Bu konuda üzerimize düşen her görevi de yerine getirmeye hazırız" dedi. AKP ve CHP'nin dışında sadece bir partinin baraj sınırında olduğunu anlatan Baykal, diğer partilerin ise barajın altında bulunduklarını belirterek, şöyle dedi: "AKP'ye üçte bir oranında destek gözüküyor. Üçte ikisi Türkiye'de seçmenin AKP'nin karşısında olma açısından net, fakat nerede toparlanacağı, neyi seçeceği bakımından berraklaşmış değil. Seçim sürecinde bu netleşecektir. Türkiyenin ulusal bütünlüğünden, anayasasının korunmasından, Türkiye'nin yolsuzluklardan arındırılmış dürüst bir kamu yönetimine kavuşturulması için bizim, merkezin sağındaki solundaki bütün insanlarının el ele verebileceğimizi düşünüyorum."