Friday, September 28, 2007

-Genel Başkan Baykal Kanal D anahaberde, M.Ali Birand’ın AKP’nin yeni Anayasası ile ilgili sorularını yanıtlarken, uyardı, yol gösterdi..


-1-“Bu getirilen taslak Atatürk adını ve Atatürk düşüncesini tasfiye etmeyi amaçlayan bir taslaktır. Bu doğrultuda çok gözü kara bir atılım yapmaktadır. Atatürk referansı kısmen korunmaktadır. Ama bu bir zorunluluk olarak asgariye indirilmiş bir şekilde tutulmaktadır. Yani Atatürk’e sırtını dönen bir Anayasa sözkonusudur”

-2-“Bu anayasa laikliğin içini boşaltan bir anayasadır. Bu getirilen anayasadan sonra dini baskı ve tarikat ağırlığı toplumsal yaşamda, eğitimde ve devlet düzeninde çok açık bir biçimde ortaya çıkacaktır”

-3-“44. madde Türkiye’nin eğitim dilini Türkçe dışında dillere de açan bir madde olarak düzenleniyor. Bunun bizi getireceği nokta, Türkiye’de ulusal birliğin, ulusal bütünlüğün parçalanmasıdır. Bu bizim Sevr’den sonra Lozan’da elde ettiğimiz ulusal bütünlüğümüzü 84 yıl sonra bir anayasayla geri vermemiz sonucunu doğuracaktır”

-“Dördüncü bir temel nokta, Yargı artık bağımsız olmaktan çıkacaktır”

-“Bizim anayasamız 175. maddesinde yeni bir Anayasa yapılmasını değil, anayasanın nasıl değiştirileceğini düzenlemiştir. Yeni bir anayasa yapmak demek, eski anayasayı iptal etmek demektir. Böyle bir yetkimiz bizim yoktur”

-“Anayasalar ancak kurucu iradeyi yansıtan bir oluşumla yenilenir. Bir kurucu meclis eliyle yenilenir. Kurucu meclisin nasıl kurulacağı da gene anayasada düzenlenir”

-“Hükümetin yapması gereken anayasayı yenileme, eski anayasayı iptal etme iddiasından vazgeçerek, Anayasada değiştirmek istedikleri noktalardaki taleplerini açıkça ortaya koymaları ve o konularda bir değişiklik arayışına girmeleridir”

-“Eğer bazı acil anayasa değişikliği hissettikleri noktalar varsa bunun gereğini birlikte yaparız. Buna biz açığız. Bunu somutlaştırmaları lazım. Hayır bizim derdimiz belli bir somut ihtiyaca cevap verecek anayasa değişikliği değil. Biz anayasanın ruhundan, anayasanın özünden, tarihi kimliğinden rahatsızız. Bunu ortadan kaldırmak, bunu yok etmek, bunu iptal etmek istiyoruz diyarlarsa, bunu bugünkü meclis içinde bunların yapması mümkün değildir”

-“Türkiye’nin şuana kadar bu yapılan taslak çalışmalarına verdiği tepki iktidar bakımından çok uyarıcı olmalıdır. Umarım bunu değerlendirirler Hayır biz inadımız inat işte %46 oy aldık, biz kendi kafamıza göre bir anayasayı Türkiye’ye dayatacağız ısrarı içine girerlerse ve hele bu anayasa içinde laikliğin gerçekten içini boşaltacak düzenlemeler, Türkiye’nin ulusal bütünlüğünü ortadan kaldıracak, eğitim dilini yerel etnik eğitim dillerine de yayacak bir anlayışta ısrar edecek olurlarsa buna Türkiye çok ciddi tepki gösterir. Biz bu tepkiye elbette kol kanat gereriz, sahip çıkarız ve bu tepkiyi düşüncemizle, halkı, milleti ikna etmeye çalışarak ve bu konudaki anlayışımızı, toplumsal direncimizi sergileyerek çok net bir şekilde ortaya koyarız”

Birand’ın sorularına Genel Başkan Baykal’ın verdiği yanıtların...

İletişim Koordinatörlüğü (Ankara) – Genel Başkan Deniz Baykal Kanal D anahaber’e konuk oldu ve gazeteci-yazar M.Ali Birand’ın AKP’nin yeni Anayasası ile ilgili sorularını şöyle yanıtladı;

Mehmet Ali BİRAND- Tartışmanın en önemli isminde. Ana muhalefet lideri Deniz Baykal’da. Deniz Baykal hoşgeldiniz, çok teşekkürler bize vakit ayırdığınız için. En çok üstünde durduğunuz kıyametler kopuyor anayasa konusunda. TÜSİAD açıklama yapıyor, rektörler konuşuyor, Başbakan kızıyor. Ama şimdiye kadar siz konuşmadınız. Bu taslak bildiğimiz kadarıyla şuanki duruma göre siz nasıl görüyorsunuz? Sizin bakışınız son derece önemli. Siz nasıl görüyorsunuz ve nereye doğru gidiyoruz?

Deniz BAYKAL- Çok teşekkür ederim Sayın Birand. Bu anayasa taslağı Türkiye’yi birden bire çok üzüntü verici bir tartışma ortamının içine çekti. Her çevreden değerlendirmeler ifade ediliyor. Anayasanın hazırlanış biçimiyle, içeriğiyle ilgili söylenen çok söz var. Bunları tabi kendi zemininde konuşacağız. Ama ben bir haber bülteninin çerçevesi içinde çok kısaca bazı temel noktalara dikkati çekmek istiyorum. Bu anayasanın karakteri ne? Niteliği ne? Daha önceki anayasayla bu anayasa arasında şimdi yapılmak istenen anayasa arasında ne gibi farklar ortaya çıkacak bunu hiç maddeler arasında dağılmadan kısaca ifade etmek isterim.

Bir; bu getirilen taslak Atatürk adını ve Atatürk düşüncesini tasfiye etmeyi amaçlayan bir taslaktır. Çok açık, çok net. Bu doğrultuda çok gözü kara bir atılım yapmaktadır. Atatürk referansı kısmen korunmaktadır. Ama bu bir zorunluluk olarak asgariye indirilmiş bir şekilde tutulmaktadır. Yani Atatürk’e sırtını dönen bir Anayasa sözkonusudur. Bu birinci nokta. Bundan sonraki gelişmeler açısından da bu yön verici, ışık tutucu bir noktadır diye düşünüyorum.

İki; bu anayasa laikliğin içini boşaltan bir anayasadır. Bu anayasanın getirdiği yeni anlayış içinde din, devlet ilişkisi yeniden düzenlenecektir. Din eğitim ilişkisi yeniden düzenlenecektir. Ve yaşam tarzı, yaşam biçimi, yaşam sembolleri toplumda yepyeni bir noktaya gelecektir. Bu getirilen anayasadan sonra dini baskı ve tarikat ağırlığı toplumsal yaşamda, eğitimde ve devlet düzeninde çok açık bir biçimde ortaya çıkacaktır. Bunu öngören, bunu amaçlayan bir yasadır.

Üçüncü bir temel nokta fevkalade önemli. Kamuoyumuzun dikkatinden kaçıyor. O nedenle özellikle herkesin duyarlılığını rica ediyorum. 44. madde Türkiye’nin eğitim dilini Türkçe dışında dillere de açan bir madde olarak düzenleniyor. Yani artık Türkiye’de çocuklarımız ilkokulda, ortaokulda, lisede, üniversitede eğitim dili olarak devlet kurumlarında sadece Türkçe eğitim görmeyecekler, etnik dillerde de eğitim görmek imkanını bulacaklar. Yani bu şu demektir; tarih dersini kendi etnik dilinde Kürtçe ya da Gürcüce, Çerkezce, Arapça devlet okulunda öğrenme imkanını elde edecektir. Tarih dersini, coğrafya dersini, tabiat bilgisi dersini, biyoloji, fen dersini eğitim Türkçe dışında bir dilde de yapılmaya başlanacaktır. Bunun bizi getireceği noktada, Türkiye’de ulusal birliğin, ulusal bütünlüğün parçalanmasıdır, dağılmasıdır. Eğer bu bilinçli olarak amaçlanmışsa ne yaptığını bilerek oraya birileri koymuşsa bu gerçekten büyük önem taşıyor. Eğer bunu fark etmeden oraya tesadüfen koymuşlarsa ki buna kesinlikle ihtimal vermiyorum. Çok şaşırtıcı bir tablodur. Yani nasıl olmuştur da Türkiye’nin yeni anayasa taslağına eğitim dilini etnik dillerde yapmayı öngören bir madde girmiştir. Bu bizim ancak Sevr’den sonra Lozan’da elde ettiğimiz ulusal bütünlüğümüzü, Lozan’da elde ettiğimizi bir anlaşmayla elde ettiğimizi 84 yıl sonra bir anayasayla geri vermemiz sonucunu doğuracaktır. Vahim bir tablodur buna dikkati çekmek istiyorum.
Dördüncü bir temel nokta şu Sayın Birand. Yargı artık bağımsız olmaktan çıkacaktır Türkiye’de yargı Başbakanın hegemonyası altına girecektir. Anayasa yargısından Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna yargı mesleğine girecek olan gençlerin seçimine kadar her konuda hükümet ağırlığı açık bir biçimde ortaya çıkacaktır. Yani sosyal haklara yönelik bir düzenleme yoktur. Toplumsal haklarla ilgili bir düzenleme yoktur. Sendikal sorunlarla ilgili bir açılım yoktur. Kişi hak ve özgürlüklerini genişletiyoruz diyorlar 82 anayasasında yargıçların ve savcıların dernek kurma özgürlüğü vardır. Bu anayasada, yeni getirilen taslakta ortadan kaldırılacaktır. Yani kişi hak ve özgürlükleri bakımından da, yargı bağımsızlığı bakımından da üzüntü verici bir tablo çıkmaktadır. Bu Türkiye’yi ciddi sıkıntılara sokacak bir taslak olarak gözüküyor.
Mehmet Ali BİRAND- Peki Sayın Baykal, şimdi bu durumunda kurtulma, bunlar sizin kırmızı çizgileriniz besbelli. Bu kırmızı çizgilerin altını çiziyorsunuz. Peki ne yapmak gerekiyor? Yeni bir anayasamı? Bu Anayasayı kim yapmalı? Burada da bir çözümünüz var mı?

Deniz BAYKAL- Evet. Şimdi bizim anayasamız 175. maddesinde yeni bir Anayasa yapılmasını değil anayasanın nasıl değiştirileceğini düzenlemiştir. Yani bizim anayasamızda anayasanın değiştirilmesine yönelik düzenleme vardır. Ama yeni bir anayasa yapılmasına yönelik bir düzenleme yoktur. Bu şu demektir? Biz hepimiz var olan anayasanın bir ürünüyüz. Yani hükümette, muhalefette, iktidarda muhalefette, parlamentoda hepimiz var olan, bu yok sayılmak istenen anayasanın bir ürünüyüz. Şimdi bizim anayasayı yenileyeceğiz dememiz eski anayasayı iptal edeceğiz anlamına gelmektedir. Yeni bir anayasa yapmak demek eski anayasayı iptal etmek demektir. Böyle bir yetkimiz bizim yoktur. Bizim anayasamızın 175. maddesinde anayasamızın bazı maddelerini değiştirme, ortadan kaldırma olanağımız olabilir. Konuşulması gerekende budur.

Şimdi anayasalar nasıl yenilenir eğer yenileme ihtiyacı varsa. Anayasalar ancak kurucu iradeyi yansıtan bir oluşumla yenilenir. Bir kurucu meclis eliyle yenilenir. Kurucu meclisin nasıl kurulacağı da gene anayasada düzenlenir. Demokratik süreçte bu iş böyledir. Avrupa’daki pek çok ülke anayasasını 2. dünya savaşından sonra değiştirme gereğini duymuştur. Ama onlar bunu kurucu meclisler eliyle ve kendi anayasal süreçleri içinde yapmışlardır.

Şimdi bizim anayasamızın içinde böyle bir madde yok. Var olan tablo karşısında hükümetin yapması gereken anayasayı yenileme, eski anayasayı iptal etme iddiasından vazgeçerek bence anayasayı değiştirmek istedikleri noktalardaki taleplerini açıkça ortaya koymaları ve o konularda bir değişiklik arayışına girmeleridir. Eğer bunları belirlerse bu konuda bir toplumsal uzlaşma arayışı gerçekleştirilebilir.

Mehmet Ali BİRAND- Sizin üstünde durduğunuz nokta anladığım kadarıyla yeniden bir anayasa yazmayı bırakalım. Gelin bu anayasanın üzerinde değişiklik önerileriniz varsa gelin biz hazırız, gelin onu tartışmaya hazırız diyorsunuz.

Deniz BAYKAL- Evet. Birincisi bu Sayın Birand. Eğer bazı acil anayasa değişikliği hissettikleri noktalar varsa bunun gereğini birlikte yaparız. Buna biz açığız. Bunu somutlaştırmaları lazım. Hayır bizim derdimiz belli bir somut ihtiyaca cevap verecek anayasa değişikliği değil. Biz anayasanın ruhundan, anayasanın özünden, tarihi kimliğinden rahatsızız. Bunu ortadan kaldırmak, bunu yok etmek, bunu iptal etmek istiyoruz diyarlarsa bunu bugünkü meclis içinde bunların yapması mümkün değildir.

Anayasanın değiştirilemez maddeleri vardır. Başlangıçta ilk 4 maddesi bu niteliktedir. Anayasamızın, devletimizin, cumhuriyetimizin kimliğini, karakterini belgeleyen o maddeler değiştirilemez. Şimdi hükümet diyor ki, bugün sizin haberinizde de vardı. Sayın Adalet Bakanı diyor ki, bunları değiştirmekten vazgeçtik diyor. Bunları değiştirmekten vazgeçtiklerini söylüyorlar ama o 4 maddeden ikincisi anayasanın, şuandaki anayasanın başlangıç bölümünde bulunan temel ilkelere referans yapıyor. Başlangıçtaki temel ilkeler esas alınarak diye o maddeler yorumlanıyor. Şimdi getirilen taslakta başlangıç bölümünün anayasa dışında olduğu ilan edilmiştir. Var olan başlangıç bölümü de bir tek paragrafa indirgenmiştir. Yani 4 maddenin özü ortadan kaldırılmıştır. Bu çok ciddi bir hukukilik problemi doğurur. Eğer tümünü değiştirmeye kalkarsanız bu açmazdan nasıl kurtulacağınızı ortaya koymak durumundasınız. Ve bu ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakır. Bakınız Meclis Başkanı Sayın Köksal Toptan anlaşılıyor ki bütün bu açmazların farkında olduğu içindir ki, bu hukuk krizinin farkında olduğu içindir ki, kurucu meclis gerekir diyor. Türkiye’de bir kurucu meclise ihtiyaç var. Kurucu meclis nasıl oluşur? Anayasa kurucu meclisle ilgili bir düzenleme yapar. Şuandaki anayasamızda var mı? Yok. Yapılması gereken odur. Eğer bu konuda bir ortak çalışma arayışına girerse hükümet Türkiye olarak hepimiz Türkiye’nin büyük bir anayasacılık birikimi var. Yani 100 yılın üzerinde bir anayasacılık tarihine sahibiz. Ve Türkiye’de çok değerli, seçkin, bu işe katkı verecek insanlar var. Ve onlar bir araya gelerek anayasamızın 175. maddesine yeni bir anayasayı hangi organı nasıl yapacağıyla ilgili bir düzenleme koyar ve o düzenlemenin gereği yerine getirilir. Bugünkü meclis çalışmasına devam ederken o öneri doğrultusunda, o kurucu meclis oluşumu sağlanır. Kurucu meclis yeni anayasa çalışmalarını götürür. O anayasa sonuçlanır, o anayasa referanduma sunulur. O anayasa yürürlüğe girdiği anda artık eski meclis ve eski anayasaya dayalı olarak ortaya çıkmış olan meclisin ömrü biter. Yeni anayasaya göre yeni seçim yapılır.

Yani bizim hem bize vücut veren anayasayı iptal edip, hem kendi varlığımızı sürdürmeye kalkmamız bir çelişkidir. Bunu aşmanın yolu anayasayı yenileme iddiasından vazgeçip anayasa değişikliğine yönelmek. Ya da anayasa yenileme konusunda iddialı isek toplumu kucaklayacak bir kurucu meclisin nasıl oluşacağını bugünkü anayasamıza yerleştirmek ve o mekanizmayı işletmek olmalıdır.

Mehmet Ali BİRAND- Deniz bey son, peki bunlar olmadığı takdirde ne yapmayı planlıyorsunuz? Bir eylem planınız var mı? Mesela örneğin diğer muhalefet liderleriyle görüşüp ortak bir tutum, ortak bir yaklaşım önünüzdeki neyi görüyorsunuz? Mücadele etme açısından soruyorum.

Deniz BAYKAL- Umut ediyorum iktidar toplumun gösterdiği bu tepkiyi doğru değerlendirecektir. Yani biz yüksek sesle konuşmuyoruz, sükunetle izliyoruz. Ama Türkiye’nin şuana kadar bu yapılan taslak çalışmalarına verdiği tepki iktidar bakımından çok uyarıcı olmalıdır. TÜSİAD’dan Türkiye İşveren Sendikalarına kadar toplumun değişik kesimleri, baroları, üniversiteleri tepkilerini ortaya koymuşlardır. Her gün gazetelerde pek çok yazarımız, düşünürümüz düşüncesini ifade ediyor. Bunlar yok sayılacak şeyler değildir. Çok ciddi hukuk krizlerine doğru sürükleniyorlar. Umarım bunu değerlendirirler ve yeni bir durum değerlendirmesiyle yeni bir politika içine girerler. Bu sağlanırsa bundan memnuniyet duyarım. Hayır biz inadımız inat işte %46 oy aldık, biz kendi kafamıza göre bir anayasayı Türkiye’ye dayatacağız ısrarı içine girerlerse ve hele bu anayasa içinde laikliğin gerçekten içini boşaltacak düzenlemeler, Türkiye’nin ulusal bütünlüğünü ortadan kaldıracak, eğitim dilini yerel etnik eğitim dillerine de, dillere de yayacak bir anlayışta ısrar edecek olurlarsa buna Türkiye çok ciddi tepki gösterir. Biz bu tepkiye elbette kol kanat gereriz, sahip çıkarız ve bu tepkiyi düşüncemizle, halkın milleti ikna etmeye çalışarak ve bu konudaki anlayışımızı, toplumsal direncimizi sergileyerek çok net bir şekilde ortaya koyarız. Yani Türkiye çok ciddi tartışmaların içine sürüklenir. Umarım bunu değerlendireceklerdir, yeni bir anlayışın içine gireceklerdir.

Mehmet Ali BİRAND- Deniz Baykal çok çok teşekküler. Sevgili seyirciler Deniz Baykal Cumhuriyet Halk Partisi lideri son derece önemli noktalara parmak bastı. Özellikle üstünde durduğu bırakalım yeni bir anayasa yazmayı gelin bugünkü anayasada değişiklikler yapalım. Onu da görüşmeye hazırız dedi ve bunu yapacak mekanizmanın başında da kurucu meclis olduğunu söyledi Deniz Bey. Çok teşekkür ederim.