Wednesday, April 09, 2008

Genel Başkan Baykal Başbakan Erdoğan’a; ''Arkadaşım, Senin Tıynetin de Rüşvet Vermek Varsa Ben Ne Yapayım”


Deniz Baykal “Rüşvet verdim” diyen Başbakana, rüşvet vermekle rüşvet almanın aynı anlayışı yansıttığını hatırlattı. “Rüşvet vermek suç, rüşvet almak suç. Aynı kapıya çıkmıyor mu? Rüşvet vermekle, rüşvet almanın hukuki, ahlaki konumu aynı değil mi?”
-''Rüşvetle bu kadar yakından ilgilenen Başbakan 30 yıl uzağa gitmesin. Kendi enerji bakanlığına bir bakıversin. Enerji bakanlığında, nasıl partisinin üst yöneticileri, müteahhitleri, bakanlık bürokratları bir araya geldiler, nasıl ihaleleri paylaştılar, nasıl tertipler yaptılar. Bunlar nasıl ortaya çıktı? Bütün bunlar devletin arşivinde, dosyalarında...”

-''Demokrasi paketinde laiklik ilkesini boğazlayacaksınız da sesi çok çıkmasın diye demokrasi davulu mu çalıyorsunuz?''

-''Şeriatın kestiği parmak acımaz” derler. ''Parmak acıyacaksa, şeriatı değiştiriver'' denilmez. Bu, ''hukuk işleyecek'' anlamına gelir. ''Parmağın acıdı diye isyan etme, eğer şeriat işlemezse çok daha kötü olur. Çok daha kötü olmaması için bırak, şeriat işlesin, parmağın acısın''

-“Ortada anayasa ihlali varsa, çözüm aramak, siyasetçinin değil, hukukun işidir. Hukuk, kriz, kaos değil, çözümdür”

-''Tarihi virajlar almak üzereyiz. Türkiye, çok önemli karar noktalarına geldi''

-''Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu sorun, AKP ile CHP tartışmasından, Baykal ile Erdoğan polemiğinden kaynaklanan bir sorun değildir. Sorun, başbakan ile Türkiye'nin anayasal düzeni arasındaki uyumsuzluktan, çatışmadan kaynaklanıyor''

-''Bu noktada, herkeste bir telaş...'ne yapacağız, ne olacak?' ne yapacağız değil, ne yapacaktınız onu düşünseydiniz.. Niçin araba devrildi kardeşim? Niye devirdiniz arabayı?''

-''Türkiye'de ipini koparan, birden bire bize akıl vermeye başladı. Herkes gelmiş bize, 'öyle yapmayın, böyle yapın' diye akıl fikir veriyor. Siz bu işe bu kadar meraklıysanız, Refah Partisi (RP) kapatılırken neredeydiniz? Bu parti kapatılırken, 'müstahaktır, elbette kapatılacaktır' diyorlardı. Niye diyorlardı, çünkü RP, -herşey tamam-ama dayatmaya, milli duyarlılıkla, bağımsızlık bilinciyle karşı çıkıyordu, Kıbrıs'ta dayatılan çözüme 'hayır' diyordu. RP iktidarda olsaydı, bu vakıflar yasası çıkar mıydı? 'Aman Tayyip Erdoğan'a dokunmayın' diyorlar”

-“(Aman AKP kapatılmasın) diye olaya müdahale etmek isteyen yabancılar, durumu, ( bir tarafta laiklik var, bir tarafta dincilik var. Dinciler, laikleri etkisiz kılıyorlar') diye anlatıyorlar. Bundan Türkiye'deki pek çok iyi niyetli aydın, gözlemci rahatsızlık duyuyor. AKP'lilere, ( çıkın, tartışma bu değildir diye ilan edin ) diyorlar. Tartışma o olmazsa ilan edecekler ama, tartışma o. Sizin görmediğiniz bu, tartışma o. Elin yabancısı görüyor, sen göremiyorsun. Bu tartışmayı bertaraf etmek lazım, sessiz kalınacak bir tablo değil.''

-''Sokrates idama mahkum edildiğinde, yakınları, arkadaşları, bu hükmün haksız olduğunu, kendisini kaçırıp, hapisten kurtarmaya hazır olduklarını belirterek, izin istediler. Sokrates, 'yanlış, haksız olabilir ama memleketimin kanunlarının uygulanmasına karşı çıkmak, benim kesinlikle yapamayacağım bir şeydir. Ülkenin yasalarının işlemesi için gerekirse canımı bile vermeye hazırım' diyerek, baldıran zehrini içmeye hazır olduğunu söyledi”

-“Bir o manzaraya, bir bu manzaraya bakın. Bizimki gidiyor, Cheney'e, 'başsavcı iddianameyi hazırladı' diye ağlaşıyor. Diğer suçlardan bir şey söylemem de, bu eğer gerçekten olmuşsa, bundan dolayı senin hakkında en ağır cezanın alınması gerektiğine inanıyorum.''

-“Başbakan ''CHP zihniyetinin olduğu yerde bereket yoktur'' diyor. Ben de diyorum ki; CHP'nin olduğu yerde yalan, dolan, yolsuzluk, onursuzluk yoktur. CHP'nin olduğunu yerde teslimiyet yoktur. Onun bunun elini öpmek yoktur. CHP'nin olduğunu yerde şeref, onur, dürüstlük, bağımsızlık vardır. Hukuka saygı vardır.''

-''Dinin, inançların, değerler sisteminin, tarikat anlayışının devletin güvenlik güçleri içinde sistematik bir şekilde örgütlenerek yer tutmasını doğal karşılamak mümkün değildir''