Tuesday, March 18, 2008

Genel Başkan Deniz Baykal Star Ana Haber’de Uğur Dündar’ın Konuğu Oldu



-“Ben partisi kapanmış bir insanım. Parti kapatılmasının ne demek olduğunu ben yaşadım, bilirim. Bizim partimiz kapatıldı. Üstelikte böyle Başsavcı iddianamesiyle, hukuki süreçler sonucunda haklı ve ciddi önemli iddialar ortaya atılarak değil, 5 Generalin kararıyla partimiz kapatıldı. Bu acıyı yaşadık”
-“Sadece partinin kapatılması değil. Şahsen, 5 yıl siyasi yasaklı oldum. Bunun ne demek olduğunu da bilirim. Bu yasağında altında ne yolsuzluk iddiası vardır, ne yargı kararı vardır, ne bir iddia vardır. Sebepsiz, gerekçesiz”

-“İddianame hukuki bir iddianamedir. Siyasi amaçlı bir husumet duygusuyla hazırlanmış, duygusal reaksiyonları yansıtan bir iddianame değildir. Çok objektif, fevkalade hukuki sorumluluk sınırları içinde hazırlanmış bir iddianamedir”

-“Ben, yargı mercilerinin herhangi bir siyasal değerlendirmeyi dikkate alarak hareket ettikleri kanısında değilim”

-“%46’nın üzerinde oy almış, İktidardaki bir siyasi partinin kapatılmasının hukuki gerekçelerinin oluştuğunun ortaya çıkması, hiç kuşku yok hepimiz için demokrasinin tökezlemesi anlamına gelir”


İletişim Koordinatörlüğü (Ankara) - Genel Başkan Deniz Baykal Star Ana Haber’de Uğur Dündar’ın Konuğu Oldu ve sorularını şöyle yanıtladı;


Uğur DÜNDAR- Ankara’da ve Türkiye’de büyük bir hareketlilik yaşanıyor. Buna rağmen Genel Başkan Sayın Deniz Baykal canlı yayınımıza katılarak ilk günümüzde bize çok anlamlı bir jest yapıyor. Hoşgeldiniz Sayın Baykal.


Deniz BAYKAL- Teşekkür ederim. Hayırlı olsun.

Uğur DÜNDAR- Sağolun, çok teşekkürler. Baştan beri haberlerimizi seyrediyorsunuz. Bende bu yoğun haber trafiği içinde size hoşgeldiniz diyemedim. Gerçekten daha önce görüşemedik. Cuma akşamı iddianame kamuoyuna yansıdı. O saatten buyana Cumhuriyet Halk Partisi Sayın Genel Başkanı olarak siz suskunluğunuzu korudunuz ve ilk kez bu canlı yayında düşüncelerinizi kamuoyuyla, Türkiye’yle paylaşacaksınız. İddianame ve kapatma davasıyla ilgili olarak ne düşünüyorsunuz?


Deniz BAYKAL- Önce bu suskunluk konusunda birkaç cümle söylemem gerekiyor. Çünkü çok spekülasyon konusu oldu, büyük ilgi çekti. Aslında ben doğal olanın benim tavrım olduğu ve olması gerektiği kanısındayım. Yani hukukun işleyişi karşısında siyasetçilerin derhal, Başsavcı bir iddianame hazırladı diye, bunu siyasi tartışma konusu haline getirmeleri, konuyu siyaset zeminine çekmeleri çok yanlıştır Bu yanlışa katkı yapmak istemedim. Sükunetle, önce iddianame ortaya çıksın, nedir anlaşılsın. Biz elbette gerektiği noktada çıkarız duygularımızı, düşüncelerimizi dile getiririz. Ama bir telaş, heyecan içinde iddianamenin, bir hukuki belgenin siyasi çekişme konusu haline dönüştürülmesi yargıya göstermemiz gereken saygının gereği değildir. Yanlış olur duygusu, düşüncesi içinde bir süre sessiz kalmayı kararlaştırdım.


Uğur DÜNDAR- Siyasi partilerin kapatılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Deniz BAYKAL- Konunun esasıyla ilgili olarak şunu söyleyeyim. Tabi hiçbir şekilde demokratik bir siyasal ortamda herhangi bir siyasi partinin kapatılmasından memnuniyet duymak sözkonusu değildir. Ben AKP’nin kapatılması talebinin ciddi bir iddianameyle ve önemli deliller ortaya konularak resmi sürecin içine çekilmiş olduğunu gördüğüm zaman, gerçekten derin bir üzüntü duydum. Bu üzüntü çok doğaldır. Herkesin bunu anlaması gerekir. İnsanlar bazen hukukun gereği olarak, bazı kararları almak durumunda kalırlar. Ama bu onlar için bir memnuniyet vesilesi olmaz. Türkiye’de böyle bir noktaya gelinmiş olması, iktidardaki bir siyasi partinin, %46’nın üzerinde oy almış bir siyasi partinin kapatılmasının hukuki gerekçelerinin oluştuğunun ortaya çıkması hiç kuşku yok hepimiz için demokrasinin tökezlemesi anlamına gelir. Demokrasi bakımından kaygı verici bir durumla karşı karşıya olduğumuz açıktır. Hiç şüphe yok. Kaldı ki, ben bu deneyi yaşamış bir insanım. Yani partisi kapanmış bir insanım. Bırakınız partinin kapatılmasına yönelik talep yapılmasını, partinin kapatılmasının ne demek olduğunu ben yaşadım, bilirim. Bizim partimiz kapatıldı.


Üstelikte böyle Başsavcı yargılamasıyla, hukuk süreçleri sonucunda haklı ve ciddi önemli iddialar ortaya atılarak değil. 5 kişinin kararıyla ülkeyi yönettiği görülen 5 Generalin kararıyla partimiz kapatıldı. Bu acıyı yaşadık. Sadece partinin kapatılması değil. Şahsen siyasi yasak taşımak zorunda kaldım. 5 yıl siyasi yasaklı haline getirildim. Bunun ne demek olduğunu da bilirim. Gene bu yasağında altında ne yolsuzluk iddiası vardır, ne yargı kararı vardır, ne bir iddia vardır. Ve halada niçin bizim 5 yıl yasaklı tutulduğumuz hakkında hiç kimse hiçbir ciddi açıklama yapmamıştır. Sebepsiz, gerekçesiz. Biz bunları yaşamış bir insan olarak üzüntüyle karşılamak çok doğal.


Uğur DÜNDAR- Şimdi efendim, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açtığı davayla ilgili olarak yorum yapmaya gerek yok. Süreçle ilgili olarak yorum yapmaya gerek yok. Çünkü Yüce Divan en doğru, en adil kararı kendisi verecektir. Ama arada geçecek olan süreç ekonomik tabloyu gördünüz. Gerçi Türkiye içinde bir travmadan söz etmek mümkün değil şuanda. Böyle bir felaket tellallığı yapmakta hiç doğru değil. Ama dünyada global bir kriz dalga dalga büyüyor. Ve dünyanın en güçlü ülkesi süper güç Amerika ekonomisini bile etkileyebilecek noktaya geldi. Acaba bu kapatma sürecinde, davanın görülmesi sürecinde iktidar partisi meclisteki büyük çoğunluğuna karşın artık Türkiye’nin reform gerektiren konularında karar alabilme gücüne eskisi kadar sahip olabilir mi? Yani bu Türkiye’nin sorunlarının çözülmesinde bir handikap yaratır mı?


Deniz BAYKAL- Hukuk sürecinin zamanlamasıyla ilgili çok değerlendirme yapılıyor. Bu tartışmaya açık bir konudur. Ama, ben bu konuda harekete geçen yargı mercilerinin herhangi bir siyasal değerlendirmeyi dikkate alarak hareket ettikleri kanısında değilim. Böyle bir işaret yok. Yani bu tamamen hukukçuların, savcıların kendi çalışmalarının onları getirdiği noktada anayasanın kendilerine verdiği görevin gereği olarak yapmak zorunda olduklarını düşündükleri bir işi yapıyorlar. Yani bir yerden talimat alarak, bir yerin planlamasıyla ortaya çıkan bir durum sözkonusu değildir kanaatindeyim. Yani böyle bir şey olsa o söylediğiniz noktalar dikkate alınabilir, ona göre bakılabilir. Ama ortada anayasa var, anayasanın ilkeleri var, anayasanın belli organlara verdiği görevler var. O görevi yapma durumunda olan insanların yaptığı çalışmalar var. Ortaya çıkan bir tablo var. Bu manzara karşısında sessiz kalmak imkanını bulamadıkları için muhtemelen harekete geçmişlerdir.


Yani bu konuda şunu toplumumuz güvenle görebilmelidir. Bu konuda bir tereddüt ortaya çıkarsa çok yanlış olur. Yani Türkiye’de yargı işliyor. Yargıya bir siyasi müdahale, bir siyasi yönlendirme, bir siyasi talimatın sözkonusu olduğunu kesinlikle aklımın kenarından geçirmiyorum. Yani bu bir hukuki tabloyla karşı karşıyayız.


Uğur DÜNDAR- Arkadaşımız Murat Çelik’le yaptığım görüşmede o noktaya değinemedik süre nedeniyle. Ancak izin verirse ben paylaşayım onu. Onun görüştüğü bazı AKP’liler iddianamenin dilini incelediklerinde çok öz Türkçe sözcük bulunduğunu ve Sayın Başsavcının daha önceki iddianamelerinde öz Türkçe kullanma hassasiyetinin bu boyutta olmadığını. Dolayısıyla bir başka kişinin ve bunda yardımcı olabileceğini ifade etmişler. Ya da kişilerin yardımcı olabileceğini ifade etmişler.


Deniz BAYKAL- Tabi biliyorsunuz Başsavcılık bir organdır. Başsavcı onun başındaki insandır. Ama onun bir ekibi vardır. O ekipte muhtemelen bir işbölümü yapılmış olabilir. Yani konuyu redakte eden, yazan başka biriside olabilir. Bunları şimdi konuşma hakkı bizde değildir. Yani bunlara çok uygun olmayan spekülasyonlar diye girmiyorum. Ama şunu hemen söyleyeyim. Yani önümüzdeki iddianame hukuki bir iddianamedir. Siyasi amaçlı bir husumet duygusuyla hazırlanmış, böyle duygusal reaksiyonları yansıtan bir iddianame değildir. Çok objektif, fevkalade hukuki sorumluluk sınırları içinde hazırlanmış bir iddianamedir.


Uğur DÜNDAR- Şimdi çok önemli bir çok önemli bir röportajımız var. Org.Büyükanıt’ı sizinle birlikte dinledik, izledik. Sizinde Sayın Büyükanıt’ın verdiği o barış dolu mesajlar için söyleyeceklerinizi alalım.


Deniz BAYKAL- Bu konuya tekrar dönmemizi gerektiren benim açımdan herhangi bir neden yok.


Uğur DÜNDAR- O halde kapanmıştır.


Deniz BAYKAL- Tabi, kesin. Başından beri Kuzey Irak’taki askeri harekatla ilgili değerlendirme yaparken, hiçbir zaman Türk Silahlı Kuvvetleriyle, ya da onun başındaki Sayın Büyükanıt’la tartışma duygusu, düşüncesi aklımın kenarından bile geçmemiştir. Bizim muhatabımız hükümettir, Başbakandır. Biz Başbakanla konuşuyoruz, Başbakanla tartışıyoruz. Bence Sayın Büyükanıt’ın bu değerlendirmeler karşısında özel bir hassasiyet göstermesine gerekte yoktu.


Uğur DÜNDAR- Hakikaten o coğrafi koşullarda, o günkü koşullarda tek bir mayın patlattırmadan PKK’ya sürdürülen bu operasyon terörle mücadele tarihimizin en başarılı operasyonu.


Deniz BAYKAL- Tabi hiç kuşku yok, onları hepimiz söyledik. Evet dünya çapında da bir olaydır hiç kuşku yok. Harp okullarının ilgili kürsülerinde ele alınıp değerlendirileceğini düşünüyorum. Çok başarılı bir harekat olduğuna hiç kuşku yok. Uygulayan Mehmetçiğinde, onlara komuta eden kurmay kadromuzun da, komutanlarımızın da, planlamayı yapanlarında muhteşem bir iş yaptığı tartışma götürmez. Biz onunla meşgul değiliz.


Askeri operasyonun bir siyasi boyutu vardır, bir diplomatik boyutu vardır. Şimdi orada Mehmetçik kahramanca kendisiyle iftihar ettiğimiz parlak bir sonucu almıştır hiç kuşku yok. Bunu kim tartışabilir. Aklımızın kenarından geçmez. Ama bizim o harekatın siyasi ve diplomatik çerçevesi için söyleyecek çok sözümüz var. Onu söyleme durumundaydık. Sayın Genelkurmay Başkanı anlaşılan o heyecan içinde bir özel duyarlık sergiledi. Bunu da saygıyla karşılıyorum. Ama benim iç dünyamda hiçbir zaman herhangi bir olay olmamıştır.


Uğur DÜNDAR- Sayın Baykal, bazı çevreler iddianame kamuoyuna yansır yansımaz şu yorumları yaptılar. İşte bu halkın iradesine indirilmiş bir darbedir. Hatta daha da tepkili sesler yükseldi. Madem öyle halkı da kapatın şeklinde yorumlar yapıldı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?


Deniz BAYKAL- Evet bu tepkiler aslında ortaya konulan iddianame karşısında, iddianameyle nasıl bir hassasiyetin harekete geçtiğini göstermesi açısından önemli. Çok daha soğukkanlı, çok daha olgun, anayasanın görevlendirdiği kurumlara, yargıya daha saygılı bir üslupla tavır takınılabilirdi. Ama bu söylediğiniz yaklaşımı sergileyenlerin iç dünyasının, zihni anlayışlarının, demokrasi karşısındaki düşüncelerinin, yargı karşısında ortaya çıkabilecek olan ezme, sindirme, yıldırma duygularının yansımasına vesile oldu. Aslında bu iddianamenin haklılığını gösteren bir tavırdır. Yani bu yapılan açıklamalar eğer iddianame hazırlanmamış olsaydı böyle bir iddianamede en önemli dayanakları oluşturacak nitelikteydi.


Sayın Cumhurbaşkanı da müdahale etmek ve değerlendirme yapmak durumunda kalmıştı, yanlış yapmıştı. Bazılarınınkini artık buralarda söylemek mümkün değil. Yani hukuk saygısının, anayasa saygısının, anayasa ilkelerine değer verme anlayışının hiçbir şekilde en küçük bir etkisi olmadığı o kadronun üzerinde bu açıklamalarla ortaya çıkmıştır.


Uğur DÜNDAR- Teşekkürler efendim.


Deniz BAYKAL- Sağolun teşekkür ederiz.